EMDR Terapisi nasıl çalışır? Onu bu kadar etkili kılan nedir?
Arkasında çok fazla bilim var.
“EMDR’nin beyin devrelerinde REM uykusundakine benzer temel bir değişikliğe neden olduğuna inanıyoruz -bu da tedavi gören kişinin travmatik anıları daha etkili bir şekilde işlemesine ve beyindeki genel çağrışım ağlarına dahil etmesine olanak tanıyor. Bu da bireyin anıları kendi yaşam deneyiminin daha geniş bağlamı içinde bütünleştirmesine ve anlamasına yardımcı olur.” -Robert Stickgold, Ph.D., Harvard Tıp
EMDR diğer psikoterapilerin çoğu gibi geleneksel bir konuşma terapisi değildir; daha çok farkındalık temelli bir terapidir, ancak hikayenin tamamı bu değildir. EMDR’nin yaratıcısı Francine Shapiro’nun başlangıçta klinik gözleme dayalı bir çalışma hipotezi olarak geliştirdiği uyarlanabilir bilgi işleme (AIP) modeline dayanmaktadır. EMDR’nin elde ettiği klinik sonuçların hızını açıklamaktadır (Shapiro, 2017). Shapiro’nun yüksek lisans öğrencisi olarak aldığı klinik eğitimdeki orijinal davranışsal yönelimi nedeniyle EMDR, Pavlov’un popüler psikolojide “klasik koşullanma” olarak bilinen bilgi işleme sistemleri kavramından ve son nöropsikolojik işleme modellerinden etkilenmiştir (Christman, Garvey, Propper ve Phaneuf, 2003). Göz hareketi, rahatsız edici bir deneyimi akılda tutarken iki taraflı oküler salınımları ifade eder. Nihayetinde bu, anının duygusal yükünü duyarsızlaştırmaya ve zihinde ve bedende nasıl depolandığını yeniden işlemeye yardımcı olur, sonuçta kendini yenilgiye uğratmaktan kendini onaylamaya dönüşür.
AIP, zihinlerimizin başımıza gelenleri sağlıklı ve uyarlanabilir bir şekilde işlemek için doğal bir kapasiteye sahip olduğu yönündeki güç temelli düşünceye işaret etmektedir. Bununla birlikte, önemli ölçüde stresli deneyimler beynin doğal işleme ve iyileştirme kapasitesini aşabilir. Özellikle stresli bir olayla ilgili bilgiler etkisiz bir şekilde işlendiğinde, başlangıçtaki algılar, olay gerçekleştiğinde yaşanan çarpıtılmış düşünceler, görüntüler, hisler veya algılarla birlikte esasen kodlandıkları gibi saklanabilir (Shapiro, 2007). Dolayısıyla, EMDR’de ruh sağlığı sorunlarını körükleyen suçlu, beyinde ve bedende depolanan bir dizi işlenmemiş, yetersiz sindirilmiş anıdır.
AIP, vücudun yaralandığında kendini iyileştirmeye yönelik doğal, fizyolojik olarak programlanmış eğiliminin bir parçasıdır. Yararlı bir metafor, derideki bir kesiğin doğal olarak bir hafta içinde iyileşmesidir – ancak içine bir kıymık saplanmışsa iyileşmez. Bu metaforda kıymık, işlevsiz bir şekilde depolanmış bir anıyı (genellikle travmatik bir deneyim, ancak her zaman değil) temsil edebilir ve EMDR, zihnin AIP’sini aktive ederek doğal olarak iyileşebilmesi için çıkarılmasına yardımcı olur.
EMDR’nin duygusal ameliyatına hazırlanırken, terapistiniz şefkat, güç ve bilgelik gibi aydınlanmış nitelikleri geliştirmeye yardımcı olmak için görselleştirme ve imgeleme kullanabilir. Bu bölümü (EMDR’nin 2. aşaması) büyük oyun için bir ısınma olarak düşünün. Süreç boyunca EMDR şimdiki zaman odaklıdır ve danışanların şu anda deneyimledikleri ve hissettikleri şeyleri, yargılamadan veya özeleştiri yapmadan, sabit özellikler olarak değil, bilinçteki geçici olaylar olarak fark etmelerine yardımcı olur.
EMDR aynı zamanda dönüştürücü iyileşmeye yol açabilecek farkındalık ve yargılayıcı olmayan farkındalığa dayanır. Her ikisi de, Alan Watts’ın (1951) “güvensizliğin bilgeliği” olarak adlandırdığı, organik olarak ortaya çıkan sürece güvenmeyi içerir. Başarılı bir EMDR terapisinden sonra, travma mağdurları durumlara soğukkanlılık ve esneklikle, ancak uygun bir dikkatle yaklaşmayı öğrenebilirler. Bu, AIP’nin aktive edilmesiyle, iyileşmemiş anıların kişiye şimdiki zamanda ve gelecekte hizmet eden ve anının duygusal rahatsızlığını zihinden ve bedenden uzaklaştıran doğuştan gelen daha büyük, yaşamı geliştirici ve uyarlanabilir bellek ağlarına entegre edilmesiyle tutarlıdır.
Yine de, herhangi bir psikoterapi yaklaşımının tam olarak nasıl çalıştığını bilmek zordur çünkü beyni çalışırken incelemek zordur; ancak EMDR, bir kişi üzgün olduğunda, üzgün olmadığı zamanlara kıyasla bilgiyi işlemekte genellikle zorluk çekebileceğini göz önünde bulundurur. Normalde beynimiz anıları sesler, kokular, görüntüler ve duygular gibi bilgiler halinde depolar. Bazen önemli veya rahatsız edici olaylar yaşadığımızda, beynimiz bu anıları günlük yaşamınızda tetiklenen yararsız şekillerde depolar. Zor anılar genellikle insanların ilişkilere yaklaşımını, dünyayı deneyimleme ve bilgiyi işleme biçimlerini etkileyen olumsuz etkilere sahiptir.
Bu anlamda, EMDR perspektifinden bakıldığında, ruh sağlığı sorunları “bilgi işleme bozuklukları” olarak adlandırılabilir (Schubert & Lee, 2009) ve rahatsızlıkları körükleyen travmatik olaylar yerine anının işlenmesi ve depolanma şekli patolojik olarak görülebilir. EMDR, beyni işlenmemiş veya iyileşmemiş anıları işlemeye yönlendirecek şekilde uyararak çalışır, doğal bir restorasyon ve adaptif çözüme, duygusal yükün azalmasına (duyarsızlaştırma veya EMDR’nin “D” si) ve pozitif hafıza ağlarına bağlanmaya (yeniden işleme veya EMDR’nin “R” si) yol açar.
EMDR’de, işlevsiz bir şekilde depolanmış anılar izole edilmiş ve limbik sistemde sıkışıp kalmış ham, orijinal ve duruma özgü formlarından neokortekse, semantik bellek formuna geçer. Bu, onların duygusal ve fizyolojik olarak sindirilmesine veya kişinin mevcut hafıza ağlarına ve tutarlı kişisel anlatısına dahil edilmesine yardımcı olur (Wesselmann & Potter, 2009). EMDR terapisinin travmatik deneyimlerle ilişkili reaktif sempatik sinir sistemini yatıştırdığı ve fizyolojik uyarılmayı doğrudan azalttığı bulunmuştur (Marich, 2011; Parnell, 2010; Shapiro, 2012, 2017).
EMDR, insanların bu anıları, hisleri ve duyguları ele almasına ve bunlarla çalışmasına ve normal, uyarlanabilir ve sağlıklı işlemeyi sürdürmesine yardımcı olur. Olumsuz bir tepkiyi tetiklemiş olabilecek bir deneyim, EMDR tedavisinden sonra artık onları eskisi gibi etkilemeyebilir. Zor deneyimler muhtemelen daha az üzücü hale gelecektir.
EMDR, zihnin ve bedenin uyku sırasında bilgiyi bütünleştirdiği hızlı göz hareketi (REM) uykusuna benzer etkilere sahip gibi görünmektedir. REM’de olduğu gibi, EMDR sırasında da beyniniz iyileşmek için nereye gitmesi gerekiyorsa oraya gidecektir. EMDR, danışanların zor anıları işlemesine yardımcı olmak için ikili stimülasyon kullanır. Işık çubuğunu kullanarak, danışanlar mavi ışıkları gözleriyle sola ve sağa doğru takip ederler. Danışanlar, ellerine hafif salınımlı titreşimler gönderen el zillerini tutarlar.
Dolayısıyla, bir anı tamamlanana kadar işlendiğinde, sizi bilgilendirir, ancak kontrol etmez; onu hatırlayabilirsiniz, ancak eski hisleri, duyguları ve uyumsuz benlik kavramını şu anda deneyimlemezsiniz (Shapiro, 2017). Kanıt olarak Shapiro (2017), istismar mağdurlarının EMDR’ye istismarla ilgili olumsuz bir benlik kavramıyla başladığını ve olumlu bir benlik değeri duygusuyla bitirdiğini ve bunun tersinin asla gerçekleşmediğini doğrulamıştır. Beynin doğuştan gelen AIP’sini aktive etmek, EMDR terapisinde klinik olarak ana odak noktasıdır.
Bu yazı, nitelikli bir profesyonel ile tedavi yerine geçmez. Bir EMDR terapisti arıyorsanız, terapistin sertifikalı olduğundan (ideal olarak) veya en azından onaylı bir EMDR eğitim sağlayıcısı tarafından eğitildiğinden emin olmak için EMDR Derneği’nin web sitesini [Türkiye için] kontrol etmenizi öneririm.
Yazar: David J. LEY
Çevirmen: Emine VARGUN
Kaynak
https://www.psychologytoday.com/intl/blog/relationship-and-trauma-insights/202007/how-does-emdr-therapy-work-what-makes-it-so-effective (28 Aralık 2023)