Genel

Yapay zeka ve psikoterapi

psikodinamik psikoterapi topluluğu tanıtım görseli
psikodinamik psikoterapi topluluğu

Günümüzde yapay zekanın ilgi toplayan ve devam etmekte olan gelişimi ile birlikte en çok tartışılan sorulardan biri, yapay zekanın gelecekte hangi meslek gruplarının yerini doldurabileceğidir. Çok değil, sadece geçen 5-10 yıllık süreçte popüler olan ve geleceğin meslekleri olarak gösterilen alanlar, bu kadar kısa zaman içerisinde bile bu iddialarını sürdüremediler. Buna karşılık, insan etkisinin ve etkileşiminin yoğun hissedildiği ve ihtiyaç olduğu alanlarda bu gelişmelerin etkisinin daha az olabileceğini öne sürmek pek de sıradışı bir fikir olmazdı. Peki, gerçekten durum bu mu? Bir gün yapay zeka bizi bir terapist olarak dinleyebilecek mi? Tarihsel, sosyolojik, antropolojik ve arkeolojik bulguları ustaca sentezleyerek yorumlayabilecek mi? Psikoloji dışındaki alanları sizin takdirinize bırakarak, yapay zekanın ruh sağlığı alanında kullanımı ile ilgili bazı araştırmaları inceleyeceğiz.

İncelememize başlamadan önce, halihazırda kullanımımıza açık olan yapay zeka araçlarının ve yapay zekanın genel kullanımı ile ilgili bazı önemli farkları açıklamak faydalı olacaktır. Konumuzdan uzaklaşmayacak derinliğe kadar indiğimizde yapay zekayı iki kategoriye ayırabiliriz: Yapay Dar Zeka (artificial narrow intelligence) ve Yapay Genel Zeka (artificial general intelligence). Yapay dar zeka, insan müdahalesine bağımlı olarak belirli bir alanda insanlardan daha iyi işleyebilen bir sistemdir. Geniş bir veri havuzundan faydalanabilir ve örneğini gördüğümüz yapay zeka araçları bu gruba dahildir. Yapay genel zeka ise daha geniş bir alanda işleyebilen, insan müdahalesine bağımlı olmayan ve henüz insanlığın ortaya çıkaramadığı bir sistemdir.

İhtiyacımız olan asgari bilgiyi edindikten sonra artık başlayabiliriz. Ruh sağlığı dışındaki tıbbi alanlarda yapay zeka, şimdiye kadar en az doktorlar kadar başarılı tanı koyabilmiş ve hatta cerrahi müdahalelerde bulunmuştur. Ruh sağlığı alanında ise terapinin erişilebilirliği, doktor/terapist ön yargısından muafiyet gibi çeşitli açılardan faydalı olabileceği düşünülmektedir. Ne var ki, etik ve felsefi görüşlerden kültürel ve toplumsal farklılıklara ilişkin kaygılara kadar birçok konu araştırılmak üzere dikkatleri toplamıştır.

Psikoterapide “İnsan” Etkisi

Yapay zeka botlarının (sohbet botları) terapi amaçlı kullanılmaya başladığı örnekleri bulunmaktadır. Yukarıda yaptığımız yapay zeka sınıflandırmasına istinaden, bu sohbet botlarına psikoterapi tekniklerinin öğretildiğini ve geniş veri havuzundan, karşısındaki insanın yazdıklarına verebileceği en uygun cevapları vererek adeta bir psikoterapi ortamı yarattığını söyleyebiliriz. Örneğin, kendinizi uzun zamandır kötü hissetmenize sebep olan bir olayı dinledikten sonra size psikoeğitim sağlayabilecek, düşüncelerinizdeki zorluk yaratan örüntülere işaret edebilecektir. Bu konudaki eleştirilerden biri, psikoterapi tekniklerinin hangi koşullar altında etkili olduğudur. Öyle ki, oldukça çeşitli psikoterapi tekniğinin yanında, bunların kuramsal olarak doğduğu bir o kadar çeşitli psikoterapi yaklaşımı bulunmaktadır. Araştırmalarda, hangisinin hangi koşulda etkili olduğu ve bunların gerçekten neden etkili olduğu konusunda da bir fikir birliği sağlanmadığı öne sürülmüştür. Bu teknikler, bir insan tarafından uygulandığı için mi etkilidir? Yoksa hasta haftanın belirli günlerinde bir uzmanla görüşebildiği için kendini daha mı iyi hissetmektedir? Sadece problemleri hakkında sesli bir şekilde konuşup düşünmek tekniğin ne olduğundan bağımsız olarak iyileşme sağlamış olabilir mi? Bu tür sorular farklı psikoterapi yaklaşımları arasında bile uzlaşmaya varmamışken, bu teknikleri yapay zekanın eline bırakmak ne kadar etkili olabilir?

Bir araştırmada, tekniklerin çeşitliliği ve farklı sorunlar karşısındaki yeterliliği tartışmasına bir kanıt olarak terapistler, genelde birden fazla yaklaşımı eklektik olarak veya uyumlu yaklaşımları birbirine sentezleyerek kullandıklarını belirtmiştir. Yapay zekanın hizmetindeki veri havuzundaki birbiriyle çakışmayan kuramlardan doğan tekniklere rağmen tutarlı teknik uygulaması görmek muhtemelen zor olacaktır. Öyle ki, uygulama kolaylığı endişesiyle terapi amaçlı sohbet botlarında ağırlıklı olarak Bilişsel Davranışçı Terapi teknikleri kullanılmaktadır. Bu durumda, diğer yaklaşımların tekniklerinin uygulanmasındaki klinik başarının sohbet botları tarafından da sağlanıp sağlanamayacağı konusu şimdilik belirsiz gibi görünüyor.

Tekniklerin başarılı sonuçlar verdiğini varsaydığımızda Jana Sedlakova ve Manuel Trachsel’in (2023) sunduğu etik endişelere bakalım.

Yapay zekanın ajanlığı(1)

Yapay zeka, durumu itibarıyla bir insan “gibi” davranmaktadır. Terapi ortamı yaratılmaya çalışıldığında, terapötik ilişkinin kurulmasından hastaya sunduğu yorumlamalara kadar bir terapist gibi davranacaktır, çünkü erişimindeki veri havuzuna bağlı olarak bir terapi ortamı bu şekilde oluşmaktadır. Burada, yapay zekanın “insan gibi” davranması ve bir insan olmaması durumundan kaynaklı, kurulacak terapötik ilişkinin de kurulmuş “gibi” olacağı (hatta kurulamayacağı) eleştirisi makul görünmektedir. Çünkü terapötik ilişkinin ve etik kuralların gerektirdiği empati, karşındakine değer verme, güvenilir olma, zarar vermeme ve faydalı olma gibi ön koşullardan uzak bir terapötik ilişki kurulmuş olacaktır. Daha da kötüsü, hastanın, karşısındaki yapay zekanın bunları sağladığına ilişkin yanılgısı, bu konuda daha da büyük bir tehdit olarak değerlendirilmiştir. Bir önceki “Psikoterapide İnsan Etkisi” yorumumuza nazaran, terapötik ilişkinin kurulamadığı bir ortamda terapötik ilişkinin ilk koşul olduğu tekniklerin kullanılması, faydasız olabileceğinin ötesinde zararlı da olabileceğine dair kaygı uyandırmıştır. Bu konuda yazarların en önemli tavsiyelerinden biri, gelişen yapay zekanın katkı sağlayacağı alanları göz ardı etmemek adına insanların yapay zekanın sınırlılıkları konusunda tamamıyla bilgilendirilmiş bir şekilde bu teknolojiden terapi adı altında faydalanmasının daha sağlıklı olacağıdır.

“İlişkinin” diğer tarafındaki hastalar açısından bakıldığında, hastaların da sohbet botlarını gerçek psikoterapi ortamında gördükleri gerçek terapistler gibi değerlendirmediklerini tahmin etmek zor olmayacaktır. Araştırmalar, insanların yapay zeka sohbet araçlarına karşı, sosyal hayatlarında olduklarına kıyasla sözlü olarak çok daha istismarcı yaklaştığını göstermiştir. Bu durum, hastaların yapay zekaya karşı, gerçek terapistlere çoğu zaman kullanmayacakları bir üslup takındıklarına işaret ediyor. Bu da terapötik ilişkinin ve terapideki sınırların sohbet botları ile terapiye uyarlanamamadığını gösteren bir diğer bulgu niteliğinde görünmektedir.

(1)“agency” kelimesi, psikolojide kişinin kendi düşünce süreçleri ve çevresel muhakemesi sonucunda bir karar/hareket ortaya koyabilen varlıklara ithafen kullanılmaktadır.)

İnsan etkileşimine ihtiyaç duyulan ve hatta iyileştiriciliğin kaynağı olarak gösterilebilecek olan psikoterapi ortamında yapay dar zekanın kullanımına ilişkin bazı endişeler hakkında fikir edindik. Burada en başta yaptığımız ayrıma atıfta bulunarak “yapay dar zeka” vurgusuna ihtiyaç vardır, çünkü konuyu tartışırken, teknolojik gelişmelerin öngörülemeyecek noktalara gelebileceğini ve yapay genel zekaya ulaşılabildiği takdirde yukarıda bahsedilen endişelerin olası çözümlerini veya haklılığını görebilmek için biraz daha beklememiz gerektiğini unutmamalıyız. Yapay zeka, geniş veri havuzu ve başarılı örüntü (pattern) tespit edebilme becerisine dayanarak depresyon ve anksiyete gibi durumlarda güvenilir tanı ve tedavi öngörüsü ortaya koymuştur. Öyle ki, yapay zekanın, kişinin mesaj yazma hızından ve telefon konuşmaları uzunluğundan yola çıkarak depresyon tanısı koyabildiği uygulamalar literatürde mevcuttur (Ayrıntılı bilgi için bkz, Minerva ve Giubilini, 2023). Yapay zeka, ruh sağlığı alanına katkılarını göz ardı etmeden şimdilik insanlar ile uyumlu bir iş birliği içerisinde kullanılarak, terapinin veya en azından erken tanı almanın erişilebilirliği gibi kullanışlılıkları açısından katı bir önyargıyı hak etmeyen bir araç gibi görünmektedir.

Referanslar

1. Microsoft, “Yapay Zeka nedir?” erişim: 12 Eylül, 2024, https://azure.microsoft.com/tr-tr/resources/cloud-computing-dictionary/what-is-artificial-intelligence#s%C3%BCr%C3%BCc%C3%BCs%C3%BCz-ara%C3%A7lar

2. Minerva, F., & Giubilini, A. (2023). Is AI the Future of Mental Healthcare?. Topoi: an international review of philosophy, 42(3), 1–9. Advance online publication. https://doi.org/10.1007/s11245-023-09932-3

3. Grodniewicz, J. P., & Hohol, M. (2023). Waiting for a digital therapist: three challenges on the path to psychotherapy delivered by artificial intelligence. Frontiers in psychiatry, 14, 1190084. https://doi.org/10.3389/fpsyt.2023.1190084

4. Sedlakova, J., & Trachsel, M. (2022). Conversational Artificial Intelligence in Psychotherapy: A New Therapeutic Tool or Agent? The American Journal of Bioethics, 23(5), 4–13. https://doi.org/10.1080/15265161.2022.2048739

Buse Naz Koçyiğit

Buse Naz Koçyiğit, Koç Üniversitesi psikoloji bölümünden mezun oldu; Psikodinamik Psikoterapi Topluluğu üyesidir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir